YALNIZLIK
Ne kadar yalnızız
acaba?
Öyle herkesin ağzında dolaştığı gibi basit mi yalnızlık.
İnsan ne zaman kendisini yalnız hisseder…
Eskiden bende çok şikayet ederdim yalnızlıktan. Oflanıp
puflanırdım, yakınırdım… bir gün biri bana şöyle dedi AYNILAR AYNIDIR, AYRILAR
AYRIDIR… bu beni hep düşündürdü. Tamam
gerçekten de kolay biri değilimdir. Hatta zor mutlu olup kolay sinirlenirim.
Hani bir laf vardır ya “dün dündür bu gün de bu gün “ benim en çok kullandığım
cümlelerden biridir J
her şeyi seçerim. Yemeği seçerim, insan seçerim, yer seçerim, kahveyi bile hep
tek marka, tek çeşit içerim yani onu da seçerim J
hal böyle olunca yalnızlık kaçınılmaz oluyor herhalde. Ben birileriyle oturup
sadece erkeklerden, evlilikten, işten güçten bahsetmek istemiyorum. Tabi ki
bunlarda belki sohbet konusudur fakat her zaman değil. Ben Satürn den
bahsetmek istiyorum. Ben evrimden bahsetmek istiyorum… kitaplardan bahsetmek, kitapçıya gidip kendimi
kaybetmek istiyorum… hangi kitaplarımı takasa verdiğimde içimin cız ettiğinden
bahsetmek istiyorum. Okyanuslardan bahsetmek istiyorum… ben arabaya binip
gezmek istemiyorum, ben yürümek istiyorum. Yürüyebildiğime şükretmek istiyorum.
Ben sahile gidip sadece denizi seyretmek istemiyorum. Ayaklarımı suya sokup
paçalarımı ıslatmak istiyorum. Ben atlıkarınca istemiyorum, ben kamikaze
istiyorum… ben beni seven biri değil, öncelikle benim ruhumun en karanlık
yönlerine hiç korkmadan , tereddüt etmeden bakabilecek sevgiler istiyorum. Ya
da kimse beni sevmesin fakat, ben televizyon seyretmiyorum, ben nefret
etmiyorum, ben korku filmlerini seviyorum, düşmanlığa inanmıyorum , takastan
kitap alıyorum, ellerimle yemek yiyorum, son model arabalara değil bisikletin
özgürlüğüne inanıyorum, hesabı ben ödemek istiyorum , kimsenin sırtında
yaşamamak için türlü türlü yüklerin altına giriyorum diye bana hortlak görmüş
gibi bakmasınlar yeter. Ben benden başka
biri olmak istemiyorum…
Diğer yandan da
insan öğrendikçe yalnızlaşır, bildikçe masumiyetini kaybeder. Çünkü bildiğin
her şeyden bir parça sorumlusundur artık. Ne kadar gözlerini kapatırsan kapat
görmezden gelemezsin. Ozon tabakasındaki deliğin büyüdüğünü biliyorsan
biliyorsundur. Sen o tarafa bakmasan da o hep oradadır ve hepimiz bir parça
sorumluyuz, bir parça katkımız vardır. Masum biri yaşadığı dünyanın sonunun
gelmesine bir adım daha yaklaşması için katkıda bulunur mu? Ya da dünyadaki
açlık, hastalıklar, yoksulluk ve nüfus artışının olduğunu biliyorsun artık. Ve
sen bu kadar şeyin içerisinde minicik bir parçasın. Kimden kendinden başka biri
olmayı isteyecek kadar ukala, kendini beğenmiş ve bencil olabilirsin. Nasıl
kendini o kadar da önemli sayabilirsin ki…? İnsan sevdiklerini HER ŞEYE RAĞMEN sevdiği
sürece bencilleşir de, sevdiğini değiştirmeye de çalışır, rahatsız da olur,
ukalalık da yapar. Halbuki HER ŞEYİNLE SEVMEK gerçek sevmektir bence. Her şeyinle
seviyorum seni. Sen problemli, sakar ve kusurlarla dolu bir insansın. Ve ben o
kadar iyiyim ki, sana kıyak geçiyorum hadi yine iyisin. Bak seni seviyorum. Gör
işte yaptığım fedakarlığı. Ben harikayım çünkü. Senin bütün kusurlarını,
açıklarını biliyorum. Seni seviyorum fakat yine de kusurlusun. Bunu unutma.
BANA BORÇLUSUN. Demek değil de. Sen bir bütünsün ve ben senin bütününü
seviyorum, demek lazım. Öyle sevecek insanlar lazım. Ve huzur lazım.
Şimdi özgürüm. Çok özgürüm. Ve o kadar da yalnızJ
Birbirine ne kadar benziyor değil mi…?