9 Ekim 2017 Pazartesi

YALNIZLIK VE ÖZGÜRLÜK

YALNIZLIK




   Ne kadar yalnızız acaba?
Öyle herkesin ağzında dolaştığı gibi basit mi yalnızlık. İnsan ne zaman kendisini yalnız hisseder…
Eskiden bende çok şikayet ederdim yalnızlıktan. Oflanıp puflanırdım, yakınırdım… bir gün biri bana şöyle dedi AYNILAR AYNIDIR, AYRILAR AYRIDIR… bu beni hep düşündürdü.  Tamam gerçekten de kolay biri değilimdir. Hatta zor mutlu olup kolay sinirlenirim. Hani bir laf vardır ya “dün dündür bu gün de bu gün “ benim en çok kullandığım cümlelerden biridir J her şeyi seçerim. Yemeği seçerim, insan seçerim, yer seçerim, kahveyi bile hep tek marka, tek çeşit içerim yani onu da seçerim J hal böyle olunca yalnızlık kaçınılmaz oluyor herhalde. Ben birileriyle oturup sadece erkeklerden, evlilikten, işten güçten bahsetmek istemiyorum. Tabi ki bunlarda belki sohbet konusudur fakat her zaman  değil. Ben Satürn den bahsetmek istiyorum. Ben evrimden bahsetmek istiyorum…  kitaplardan bahsetmek, kitapçıya gidip kendimi kaybetmek istiyorum… hangi kitaplarımı takasa verdiğimde içimin cız ettiğinden bahsetmek istiyorum. Okyanuslardan bahsetmek istiyorum… ben arabaya binip gezmek istemiyorum, ben yürümek istiyorum. Yürüyebildiğime şükretmek istiyorum. Ben sahile gidip sadece denizi seyretmek istemiyorum. Ayaklarımı suya sokup paçalarımı ıslatmak istiyorum. Ben atlıkarınca istemiyorum, ben kamikaze istiyorum… ben beni seven biri değil, öncelikle benim ruhumun en karanlık yönlerine hiç korkmadan , tereddüt etmeden bakabilecek sevgiler istiyorum. Ya da kimse beni sevmesin fakat, ben televizyon seyretmiyorum, ben nefret etmiyorum, ben korku filmlerini seviyorum, düşmanlığa inanmıyorum , takastan kitap alıyorum, ellerimle yemek yiyorum, son model arabalara değil bisikletin özgürlüğüne inanıyorum, hesabı ben ödemek istiyorum , kimsenin sırtında yaşamamak için türlü türlü yüklerin altına giriyorum diye bana hortlak görmüş gibi bakmasınlar yeter.  Ben benden başka biri olmak istemiyorum…
   Diğer yandan da insan öğrendikçe yalnızlaşır, bildikçe masumiyetini kaybeder. Çünkü bildiğin her şeyden bir parça sorumlusundur artık. Ne kadar gözlerini kapatırsan kapat görmezden gelemezsin. Ozon tabakasındaki deliğin büyüdüğünü biliyorsan biliyorsundur. Sen o tarafa bakmasan da o hep oradadır ve hepimiz bir parça sorumluyuz, bir parça katkımız vardır. Masum biri yaşadığı dünyanın sonunun gelmesine bir adım daha yaklaşması için katkıda bulunur mu? Ya da dünyadaki açlık, hastalıklar, yoksulluk ve nüfus artışının olduğunu biliyorsun artık. Ve sen bu kadar şeyin içerisinde minicik bir parçasın. Kimden kendinden başka biri olmayı isteyecek kadar ukala, kendini beğenmiş ve bencil olabilirsin. Nasıl kendini o kadar da önemli sayabilirsin ki…?  İnsan sevdiklerini HER ŞEYE RAĞMEN sevdiği sürece bencilleşir de, sevdiğini değiştirmeye de çalışır, rahatsız da olur, ukalalık da yapar. Halbuki HER ŞEYİNLE SEVMEK gerçek sevmektir bence. Her şeyinle seviyorum seni. Sen problemli, sakar ve kusurlarla dolu bir insansın. Ve ben o kadar iyiyim ki, sana kıyak geçiyorum hadi yine iyisin. Bak seni seviyorum. Gör işte yaptığım fedakarlığı. Ben harikayım çünkü. Senin bütün kusurlarını, açıklarını biliyorum. Seni seviyorum fakat yine de kusurlusun. Bunu unutma. BANA BORÇLUSUN. Demek değil de. Sen bir bütünsün ve ben senin bütününü seviyorum, demek lazım. Öyle sevecek insanlar lazım. Ve huzur lazım.
Şimdi özgürüm. Çok özgürüm. Ve o kadar da yalnızJ

Birbirine ne kadar benziyor değil mi…?